27 Temmuz 2012 Cuma

KOMBUCHA ÇAY MANTARI 60TL KARŞILIĞINDA TEMİN EDİLİR....0543 672 50 94

4 Temmuz 2012 Çarşamba

KOMBUCHA BÜYÜSÜ


Kombucha'nın Büyüsü


Kombucha bottleBu, Amerikan dergisi olan "The American raum & zeit" 'da yayınlanmış olan bir makaledir. (Mount Vernon/ABD) Cilt 2, Sayı 5, 1991, sayfalar 51–56.
Bugünlerde doğaya yakın olan iyileştirme önlemlerine geri dönüşü yaşıyoruz; doğal kaynaklı ilaçlara ve gıdalara da dönüyoruz – endüstriyel olarak paketlenmiş ürünlerden uzak duruyoruz. Bu, belki de Kombucha denilen sağlıklı içeceğin müthiş çekiciliğinin ve büyüsünün nedenlerinden birisidir. Maya ve bakterilerden oluşan kültürler, antik zamanlardan beri, dünyanın her yerinde, sağlığı-iyileştiren mayalanmış içecekler ve gıda maddeleri elde etmek amacıyla, insanlar tarafından sağlıkları için kullanılmış ve uygulanmıştır.
Biz İncil'de, Ruth (2:14), arazi-sahibi Boas'ın, daha sonra karısı olan Moabite Ruth'u tahıl hasadı esnasında davet ettiğini okuduk"Buraya gel ve biraz ekmek ye ve lokmanı sirke-içeceğe daldır! Ve o orakçıların yanına oturdu; ve o kurumuş mısırına uzandı ve o yedi ve ona yetti ve o ayrıldı." M.Ö. 1000 yıllarından aktarılan bu İncil öyküsü, bize sadece onların örnek beslenme alışkanlıkları hakkında bilgi vermiyor, bizim bakış açımıza göre onlar mütevazı oldukları halde, biz bundan aynı zamanda, hatta o zamanda bile, insanlar laktik asidin mikroorganizmalarıyla içecekler hazırladıklarını ve zor hasat zamanında insanların kuvvet ve serinlemek için insanlara nasıl servis yaptıklarını da görüyoruz.
Bu bakteri ve mayalardan oluşan ortak-yaşam kültürünün bir antik saf akrabası, Kombucha denilen çay mantarıdır. Doğu Asya bölgesinden çıkmış olup, Almanya'ya yüzyılın başlarında Rusya üzerinden ulaşmıştır. Bu antik ev-ilacı bütün rahatsızlıklara karşı diğer ülkelerde de giderek daha fazla kullanılmaktadır. Mantar, düz bir disk yapısında, jelâtine benzeyen ve sağlam mantar-yapısında bir zardan oluşmaktadır. O, çay ve şekerden oluşan besleyici bir solüsyonun içinde yaşar ve bu sıvı içinde sürekli olarak ürer. Mantarımsı disk ilkönce çayın bütün yüzeyine yayılır ve daha sonra kalınlaşır. Mantara doğru bir şekilde davranılırsa, sahibini hayat boyu başarılı kılar, ürer ve eşlik eder.
Mayalanma ve oksitlenme sürecinde, mantar çay-ortamı içinde çeşitli karmaşık tepkimeleri, ya birbiri peşi sıra veya aynı anda, etkiler (bunlar asimilasyon/özümseme ve disimilasyon/farklılaştırma işlemleridir). Çay-mantarı şekerle beslenir ve buna karşılık çaya giren diğer değerli maddeleri üretir: glükuronik-asit, laktik-asit, vitaminler, amino asitler, antibiyotik maddeler ve diğer ürünler. Bu nedenle, çay-mantarı gerçek bir mini biyokimyasal fabrikadır.

Kombucha – Her şeyin ilâcı mı?
Kombucha mantarıyla ilgili olarak pek çok deneyimler bulunmaktadır. Serinletici bir içecek olmasının yanı sıra, neredeyse bütün raporlarda onun bir ilaç olarak da kullanımı hakkında bilgiler bulunmaktadır. En eski ve modern raporlarda, Kombucha'nın kullanıldığı ve övgüyle söz edildiği pek çok hastalıktan söz edilmektedir. Yelpaze, en zararsız rahatsızlıktan en ciddi hastalıklara kadar uzanmaktadır.
Haftalık Alman dergisi FOCUS Kombucha ve Günther W. Frank ile ilgili bir makale yayınladı. (FOCUS No. 34, 21 Ağustos 1995, sayfa 128). Aşağıdaki resimler bu makaleden alınmıştır. Başlık, bu insanların Kombucha sevdiklerini söylemektedir.
Famous Kombucha Fans - from the German magazine FOCUS

Pek çok sayıda doktorlar ve bilimciler, bir ev ilacı olarak Kombucha'nın etkileri ile ilgilenmişlerdir. Kombucha ile ilgili pek çok bilimsel eserler bulunmaktadır. Bu eserler, Kombucha'nın yaşam-destekleyici C ve B-grubu vitaminlerinin yanı sıra, glükon asit, glükuronik asit, laktik asit, asetik aside dayalı olan iyileştirici etkisinden söz etmektedirler. Özellikler Rus araştırmacılar tarafından kanıtlanmış olduğu gibi, onun içerisindeki bileşenlerin pek çoğu antibiyotik ve detoks (vücudu zararlı maddelerden arındırıcı) özelliklere sahiptir ve bunlar vücutta biyokimyasal işlemlerde çok önemli bir rol oynarlar.
Hoş olmayan yan etkilere sahip olan pek çok ilacın aksine, Kombucha'nın aktif maddeleri, vücuda dost olan metabolistik özellikleri aracılığıyla, bütün vücut sisteminde yoğunlaşmaktadırlar; hücre zarlarında her hangi bir yan etki olmaksızın normal durumu yeniden kurmaktadırlar ve bu şekilde insanın sağlığını iyileştirmektedirler. Bu doğal güçleri, zihinsel ve bedensel kapasitelerimizin yanı sıra, canlılığımız ve etkinliğimiz için de kullanalım!

Geniş bir Dünya-Literatürü
Bacinskaja (1914) içeceğin mide-bağırsak faaliyeti için etkili olduğunun farkına varmıştır. Yazar her öğünden sonra küçük bir bardak içilmesini ve yavaş yavaş bu miktarın arttırılmasını önermiştir.
Profesör S. Bazarewski "Riga'daki Doğa Araştırmacıları Derneği için Yazışmalar" 'da bir rapor yayınlamıştır (1915) ve Livland ve Kurland'ın Baltık Rusya bölgesindeki Latviyalı nüfus arasında "Brinum-Ssene" adlı bir halk ilacı bulunduğunu bildirmiştir. Bunu kelimesi kelimesine tercüme ettiğimizde, bu kelime "Harika-Mantar" anlamına gelir. Bazarewski'ye göre, Latviyalılar bu mantara "pek çok hastalık için harika iyileştirici güç" demektedirler. Bazarewski'nin konuştuğu bazı insanlar bunun baş ağrılarına iyi geldiğinde ısrar etmişlerdir fakat diğerleri "bu mantarın" bütün hastalıklara iyi geldiğini söylemişlerdir.

Kabızlığa İyi Gelmektedir
Prof. B. Lindner (1917-1918) bu ilacın çoğunlukla bağırsak faaliyetlerini düzenleyici olarak kullanıldığını bildirmiştir. Hemoroitler (basur) de tedavi edilmiştir.
Meclis üyesi Prof. Dr. Rudolf Kobert (1917–18) bu mantarla "eklem romatizmasına karşı güvenilir bir ilaç" yapıldığını hatırlamaktadır.
Prof. Dr. Wilhelm Henneberg (1926) de Rusya'da, bütün o bölgelerde "başta kabızlık olmak üzere bütün hastalıklara karşı bir ilaç" olarak kullanılan, çay-mantarından yapılan "Teak-wass" denilen bir içeceğin hazırlandığını bildirmektedir.
Dr. Madaus "Biyolojik Tedavi Sanatları" kitabında (1927), mantarın ve onun metabolik ürünlerinin hücre duvarlarının tekrar oluşmasında mükemmel bir etkisinin olduğunu, bu nedenle de, arterioskleroz için mükemmel bir ilaç olduğunu bildirmiştir.

İnsanın Genel Durumunun İyileştirilmesi
H. Waldeck (1927) 1. Dünya Savaşı sırasında, 1915 yılında, Rusya-Polonya'da rastlamış olduğu, evini paylaştığı ve ciddi kabızlık sorunu için kendisine bir "harika içecek" yapmış olan bir kimyagerden söz etmiştir. Kimyager, güvendiği Waldreck'e bu "Rus gizli ev ilacını" daima el altında bulundurduğunu" ve bunun "her türlü hastalığa iyi geldiğini" ve "doğal olarak oluşan asitlerinden dolayı, yaşlanma sorununa başarılı bir şekilde karşı koyabildiği ve bu nedenle, yaşamı uzatmaya katkıda bulunduğunu" söylemiştir.
Prof. Br. Lakowitz (1928), Waldreck'in sindirim rahatsızlıklarının mantar-çayı tarafından hızlı bir şekilde çözümlendiği konusundaki sözlerini doğrulamıştır. Şiddetli baş ağrıları ve sinirsel rahatsızlıklar da deneysel olarak çözümlenmiştir. Lakowitz şu sonuca ulaşmıştır: "mantar-çayının, sindirim rahatsızlıklarına karşı bir ilaç olarak Tee-Kwass üretimi için geniş çaplı yayılması herkes için arzu edilen bir durumdur."
"White Flag" (1928) kitabında bildirildiğine göre: "bu çay-içeceğinin serinletici tadı genel olarak hoştur ve onun etkisi… iyi bir etkidir. Mayalanmış çayın tadı gayet güzeldir, ışığı, köpüklü şarabı veya tatlı armut suyunu hatırlatmaktadır. Çayın etkisi genellikle çabuk bir şekilde görülür. Özellikle de, kanı-temizleyici ve zararlı maddelerden vücudu arındırıcı olarak iş görür ve… yüzdeki cilt rahatsızlıklarına çok iyi geldiği söylenmektedir. Ayrıca, doktorların araştırmalarına göre, devamlı baş ağrısı, kollar ve bacaklardaki ağrılar, gut hastalığı, romatizma ve diğer yaşlanma sorunları için oldukça etkilidir. Mantar-çayının genel etkisi, mantarın yüksek vitamin ve hormon etkisi ile bağlantılı olabilecek olan ve doktorlar tarafından da belirtilmekte olan, genel durumda bir iyileşme şeklinde ve bir insanın arttırılmış performans kapasitesi olarak, birkaç haftada ortaya çıkar.
Ayrıca, mantar metabolizmayı… mükemmel bir şekilde uyarır ve bu nedenle, vücudun temizlenmesine yardımcı olur, örn. her çeşit hastalık toksinlerinin atılması (eliminasyonu) gibi.

Arteriosklerozdaki Olumlu Etki
Dr. Maxim Bing (1928), Kombucha mantarını "Arterioskleroz, gut ve bağırsak yetersizliği için oldukça etkili bir ilaç" olarak tavsiye etmektedir. "Arteriosklerozda tansiyonu düşürmek, gerginliği, sinirliliği ve ağrıyı, baş ağrılarını, baş dönmelerini, vs. ortadan kaldırması gibi iyi bir özelliği" taze, iyi kültürlerin kullanımından meydana gelmektedir. "Bağırsak tembelliği ve buna eşlik eden etkiler de çabuk bir şekilde ortadan kaldırılabilmektedir. Böbrekte ve beyin damarlarındaki kireçlenmelerde özellikle iyi sonuçlar vermektedir."
Dr. Siegwart Hermann (1929), Vigantol (anti-raşitik B-ilacı) ile zehirlenmiş olan kedilerle yapılan deneylerden söz etmektedir. Hayvanlar Kombucha ekstreleri almaya başladığında, onların kolesterol düzeylerinde olumlu bir etki gözlemlemiştir. Bu ilginçtir, çünkü insan Arterioskleroz vakalarında yükselmiş kolesterol düzeyi de vardır. Hermann'ın bu deneylere dayalı olan yazısı şöyledir: "hasta yatağında doktorlar tarafından yapılan gözlemlerde, hayvan deneylerindeki gibi, genel olarak halkın söylediği etkiler gözlemlenmiştir."

Glükuronik Asit
Benim düşünceme göre, gut, romatizma, artrit, vs. için mantarın iyi etkileri için, içecekte bulunan Glükuronik asitle birleşmesi vasıtasıyla, suda-eriyebilen ve böbreklerde-başa çıkılabilecek hale gelen vücudun birikmiş toksinleri tarafından açıklanabilen ve idrarla atılabilen, söz edilmesi gereken faktörler vardır. Bu birleşme, bir tür biyo-dönüşümdür; bununla, hem endojenik ve hem de vücuda-yabancı maddeler Glükuronik asitle Glükuronoitler veya "çift Glükuronik asit" denilen halinde bağlanır.
1961 yılında, Tıp Dr. Valentin Köhler, "Medical Practice" adlı dergide, "Glükuronik Asit Kanser-Hastalarına Cesaret Veriyor" başlıklı yazısıyla Glükuronik asidin tedavi amaçlı kullanımı konusunda bir tartışma başlattı. Glükuronik asit, Kombucha-çayındaki mayalanma esansında üretilen ürünlerden birisidir. Dr. Köhler, kanser hastalarını Glükuronik asit ile tedavi etme konusunda cesaret verici sonuçlar elde edildiğini bildirmiştir. Glükuronik asidin oldukça uzun süreli olan etkisi, vücudun kendi savunmalarında ve muhtemelen de İnterferon-üretiminde bir artışa neden olabilmektedir.
Glükuronik asidin vücudu zararlı maddelerden arındırma fonksiyonu, genel durumdaki ve oksitli metabolizmadaki bir iyileşmeyle birlikte gitmektedir.
Dr. Köhler, hasta ağaçların tedavisinde de şaşırtıcı sonuçlar gözlemlemiştir. Ölmekte olan ağaçların sorunlarını çözmek için, çeşitli kuruluşlar bilimsel testler yapıyorlardı. Besleyici maddeleri, eser-elementleri ve ağır metal iyonlarını birleştirerek, bir inşa işlemi başlatıldı veya hızlandırıldı. Glükuronik asidin hem yabancı ve hem de endojenik zehirli maddelerle birleşime grime kapasitesi, bitki hücresi için korumayı etkiler. Sülfür dioksit, nitrikler ve ozonun yanı sıra, asit veya radyoaktif yağmurların içindekiler de dâhil, 200'den fazla maddeler bu şekilde zararsız hale getirilebilir. Dr. Köhler'in araştırmasına göre, Glükuronik asitle ilgili olan kotuma işi bitkinin genetiğini de zararlı bakterilerin oluşumundan korur veya onun oluşumundan sonra, daha ileriki zamanda onun onarılmasına katkı yapar. Dr. Köhler'in incelemelerinden doğan öngörüler, bütün insan hücrelerine aktarılabilir. İnsan metabolizmasındaki oluşma ve ayrışmanın süreçleri, küçük miktarlarda Glükuronik asit eklenerek, optimum bir düzeyde sürdürülür, Kombucha içeceğinin içinde bulunduğu gibi, o, bilimsel verilerle, meslek dışındaki insanlar tarafından halen çok tercih edilmekte olan doğanın bir ürününün birleşimini sunar. İşte, zehirli çevresel maddelerle giderek daha fazla tehdit edilen insanlık için muhtemel bir yardım. Glükuronik asitle, "insan vücudundaki hastalık yapıcı ürünler, son-ürünler halinde ayrıştırılır, azaltılır" ve bu şekilde zararsız hale getirilir. Glükuronik asidin bu zararlı maddeleri arıtıcı fonksiyonu, çok çeşitli hücre fonksiyonlarına fayda sağlar.
Bu, bizi çeşitli şekillerde olumsuz olarak etkileyen zehirli ve çevresel streslere yönelik arttırılmış endojenik kapasite olarak, hasar görmüş vücut hücrelerinin tekrar canlanması olarak ve sağlığımızın onarılması ve pekiştirilmesi olarak ortaya çıkar. Pek çok insan Kombucha'yı mutlaka bir hastalığın tedavisi için kullanmadıklarını ama sağlıklarını destekleyen bir içecek olarak içtiklerini söylediklerinde, biz burada bilimsel öngörülerin ve halkın söylediklerinin birbirleriyle tutarlı olduğunu görüyoruz.

Bağırsak Fonksiyonlarının Normalleştirilmesi
Dr. L. Mollenda (1928), Kombucha içeceğinin, özellikle sindirim organları rahatsızlıklarında etkili olduğunu, bunların fonksiyonlarını normalleştirdiklerini bildirmektedir. Ayrıca, içecek, gut, romatizma ve arteriosklerozun farklı aşamalarında yararlı olduğunu kanıtlamıştır. Ek uygulama alanları ile ilgili olarak şunları yazmaktadır: "Anjin vakasında, özellikle de bademciklerin iltihabında, içecek sadece gargara yapmak için kullanılmamalı ama yiyecek ve içecekler aracılığıyla mideye ulaşan bakterilerin yok edilmesi amacıyla içilmelidir de. Anjinde yapılacak olan böyle bir gargara çabuk bir iyileşme getirir ve gut ve Arterioskleroz ağrılarında, ciddi durumlarda bile şaşırtıcı başarılara ulaşılmaktadır. … İçecek asitli olduğu halde, midede herhangi bir asitlilik durumu yaratmaz; sindirimi zor olan yiyeceklerin bile sindirimini kolaylaştırır ve önemli ölçüde iyileştirir. Gutlu egzama ve böbreklerdeki, idrardaki ve idrar kesesindeki taşlar için, Kombucha içeceğini aldıktan sonra, eşit şekilde olumlu başarılar elde edilmiştir.
Dr. E. Arauner (1929), çeşitli tıbbi raporları ve değerlendirmeleri bildirmektedir ve aşağıdaki sonuca varmaktadır: "Özetle, Kombucha mantarının veya onun ekstresinin şeker hastalığına karşı, fakat özellikle de arterioskleroz, yüksek tansiyon ve onun baş dönmesi, gut ve hemoroit (basur) gibi sonuçları gibi, yaşlılığa karşı, mükemmel bir koruyucu ilaç olduğu söylenebilir; en azından o çok güzel bir laksatiftir (kabızlık ilacı)." Dr. Arauner, kendi ülkesinde çay-mantarının Asyalılar tarafından, onun şaşırtıcı iyileştirici başarılarından dolayı, yorgunluğa, halsizliğe, sinirliliğe, bağırsak tembelliğine, guta ve romatizmaya, hemoroite (basur) ve şeker hastalığına karşı oldukça etkili ve doğal bir ev-ilâcı olduğundan dolayı yüzyıllardır kullanılmakta olduğunu bildirmektedir
Arauner, buna ek olarak, sadece profesörler, doktorlar ve biyologların şaşırtıcı iyileştirici başarılarını doğrulamadıklarını ama aynı zamanda mantar-çayını içmiş olanlar da "genel vücut fonksiyonları üzerindeki tamamen mükemmel etkilerini bildirmektedirler."

Zihinsel Gerginlik için Önerilebilir
Devletçe-tanınan Braunschweig'deki Kimyagerler Akademisi'nin o zamanki müdürü olan Hans Irion, "Kimya Alanındaki Okullar için Kurs" adlı kitabında (1944, Cilt 2, Syf. 405) şöyle demektedir: "Teakwass olarak tanımlanan içeceğin içilmesiyle, vücudun bütün salgı sisteminde önemli bir canlılık ve metabolizmalarda bir iyileşme meydana gelmektedir. Teakwass, gut ve romatizma, kan çıbanı, Arterioskleroz, yüksek tansiyon, sinirlilik, bağırsak tembelliği ve yaşlılık sorunları için mükemmel bir koruyucu ilaç olarak tavsiye edilmektedir. Sporcular ve yoğun zihinsel çalışma yapanlar için de çok tavsiye edilmektedir. Metabolizmanın iyileşmesiyle, vücutta fazlalık olan yağ birikmeleri önlenir veya atılır. İçecekle, ürik asit, kolesterol, vs. gibi hasar veren birikimleri kolaylıkla çözünebilen şekillere dönüştüren ve bu şekilde vücuttan atan mikroorganizmalar da vücuda ulaşır. Kirli bağırsak bakterileri baskılanır."

"Her Bakımdan Vücudu Zararlı Maddelerden Arındırıcı...."
Konusu Kombucha olan kitap halindeki ilk yayın 1954 yılında çıktı. 54 sayfalık olan bu kitapçık Rusça yazılmıştı ve başlığı şöyleydi "Çay-Mantarı ve onun Tedavi Edici Özellikleri". Yazar, G.F.Barbancik, giriş kısmında, su işçileri için, Omsker Hastanesi'nin tedavi kliniğindeki mantar-çayı özünün (1949 yılındaki) iyileştirici ilaç olarak ilk uygulamasından söz eder. Bademcik iltihaplarının, çeşitli iç hastalıklarının, özellikle de ateşli olanlarının, yetersiz asit üretiminden dolayı mide nezlesinin, bağırsak iltihaplarının, dizanterinin, arteriosklerozun, yüksek tansiyonun, sklerozun, vs. başarılı bir şekilde tedavi edildiğini bildirmektedir.
Oberhessen, Lich'ten Tıp Dr., Dr. Rudolf Sklenar, 1964 yılında, "Deneysel İyileştirme Bilimi" adlı yayında kendi tanı yöntemlerini ve tedavi başarılarını anlatmaktadır: "Harika bir ilaç, her yönden vücudu zararlı maddelerden arındıran bir işlev gören ve kolesterolün yanı sıra mikroorganizmaları çözen, Combucha denilen mantar içeceğidir. "Dr. Sklenar, Koli-ilaçları gibi diğer biyolojik ilaçların yanı sıra, bağırsak florasının temizlenmesi için Combucha'nın da önemli bir yere sahip olduğu bir biyolojik kanser tedavisi geliştirmişti."
"Kana Dayalı Kanser Tanısı ve Kanserin, Kanser-öncesi koşulların ve diğer Metabolik Hastalıkların Kombucha ve Koli-ilaçlarıyla tedavisi" başlıklı, 8 sayfalık bir küçük bir yayında, Dr. Sklenar, vitaminlerin, laktik asidin ve glükuronik asidin etkili olduğunu bildirmektedir. "Onlar zararlı mikroorganizmaları (virüsler, bakteriler, mantarlar) yok etmektedirler ve atık maddeleri ve zehirli birikimleri (ürik asit, kolesterol, vs.) çözmektedirler." Kombucha, "organizmanın mükemmel bir zararlı maddelerden arındırılması" sonucunu vermektedir. Bu içeceği içmekle, ek olarak, "bütün salgı sisteminin fark edilir bir canlandırılması ve metabolizmanın iyileştirilmesi" de vardır.
Dr. Sklenar, mantar-çayı ile şu hastalıkları başarılı bir şekilde tedavi edebildiğini bildirmiştir: gut, romatizma, Arterioskleroz, arterit, kötü-bakteriler, kabızlık, cinsel güçsüzlük, spesifik-olmayan iltihabın çekilmesi, aşırı şişmanlık, kan çıbanı, böbrek taşları, kolesterol, özellikle erken dönemlerdeki kanser, vs.

Kanseri Yokedici mi?
Eski alman Cumhurbaşkanının eşi olan Dr. Veronika Carstens (1987), "Doğadan Gelen Yardım-Kansere Karşı İlaçlarım" başlıklı seride Kombucha'yı şu sözlerle tavsiye etmektedir: "Kombucha organizmaları zararlı maddelerden arındırır ve metabolizmayı iyileştirir; bu vücudun savunma kapasitesini iyileştirir."
Hollanda'dan Ermelo'dan Doğal İyileştirme Uzmanı olan A.J.Lodewijkx (Homepage: http://www.ngab.nl) onun çok tavsiye edilebilen kitabı olan "Kansersiz Hayat" adlı kitabında (Hollandaca ve Almanca dillerinde mevcuttur) Kombucha hakkında şunları yazmaktadır: "Kombucha mantarı, güçlü antiseptik özelliklere sahiptir. Çay, salgı sistemini temizler ve zararlı maddelerin atılma kapasitesini iyileştirir; ürik asit nötralize edilir ve Kombucha çayı vasıtasıyla atılır. Bu nedenle, bu çay, gut, romatizma, arterit, böbrek taşları, bağırsaktaki kötü bakteriler fakat özellikle de erken dönemlerdeki kansere karşı mükemmel bir ilaçtır çünkü Kombucha mantarı hastalığa neden olan vücuttaki zararlı maddeler (endobionts) üzerinde güçlü bir etki yapmaktadır. Görmüş olduğumuz gibi, pH olumsuz bir şekilde değiştiği zaman alyuvarların atılmasını sağlayan bu zararlı maddelerdir (endobionts). Bütün metabolik hastalıklarda ve kanserde, Kombucha, vücudun zararlı maddelerden arındırılması için eşsiz bir içecektir. Kombucha metabolizmada oluşan artık maddeleri vücuttan atar ve bu şekilde kanın pH'ını normalleştirir.
Dünya-çapındaki "Çocuk ve Gençlik Köyleri" 'nin kurucusu olan Gottfried Mueller, Kombucha çayını şöyle övmektedir: "Cennetten gelen bir armağan, özellikle de sağlık acil durumları için" ("Salem-Yardım" 15, No. 3, Ağustos 1987, sayfa 2).

İnsanın Kendini Değerlendirmesi
Hem literatürdeki raporlarda ve hem de Kombucha'ya odaklandığım süreçte bildirilen pek çok kişisel deneyimlerde, Kombucha'nın rahatlattığı pek çok şikâyet oldukça dikkate değerdir. Bu, Kombucha'nın özel bir vücut organını hedeflememesi, ama metabolik durumun stabilizasyonunu (kararlılığını) oluşturarak ve glükuronik asidin zararlı maddeleri temizleyici etkisi nedeniyle, bütün organizmayı olumlu olarak etkilediği temeliyle açıklanabilir. Bu, pek çok insanda, o zehirli (toksik) etkilere ve bizi pek çok yönden kuşatan çevresel streslere karşı yükseltilmiş endojenik savunma kapasitesine neden olur ve bud a hasara uğramış olan hücresel metabolizmada canlanmaya ve bir insanın sağlığının pekişmesine neden olur.
Kombucha-çayına atfedilen pek çok sağlığı-iyileştiren özelliklerin bazılarının daha fazla araştırılmaya ihtiyaçları vardır. Ancak, diğer aktif mekanizmalar, hem bilimsel testlerle ve hem de deneylerle, örneğin: bağırsak florasının düzenlenmesi, hücresel kuvvetlenme, zararlı maddelerden vücudun arınması ve artık maddelerin vücuttan atılması, metabolik uyumlulaştırma, antibiyotik etkisi, pH-dengesinin kolaylaştırılması, tamamen kanıtlanmıştır.

Kendiniz Yapın! Nasıl Yapılacağını Biliyorsanız Sorun Yok!
Kombucha içeceği, çok az bir maliyetle, bir insanın kendi evinde yapılabilir. Mantar sürekli olarak büyüdüğü için, insan bir parça mantar-çayı zarı ile başlayabilir ve sağlığı-iyileştiren bir içecek kaynağının oluşmasını sağlayabilir. İnsan nasıl yapılacağını biliyorsa, hazırlamak sorun değildir. Çok eski zamanlardan beri, insanlar Kombucha içeceğini evde hazırlamaktadırlar ve çay-mantarını dostluğun ve karşılıklı yardımlaşmanın bir işareti olarak aileden aileye aktarmaktadırlar. Çay-mantarının yüksek canlılığı ve çoğalma için yüksek kapasitesi vardır. Eğer onun bu yüksek biyolojik enerjisi olmasaydı, ilk rapor edildiği Çin İmparatorluğundaki keşfinden beri, 2000 yıl öncesinden bugüne, bu kadar uzun zaman sürecinde varlığını devam ettirmesi mümkün olmazdı.
Bugünlerde, insanların kendi kendilerine Kombucha yapmamaları konusunda ara sıra uyarılar yapılmaktadır –bunların çoğu bilmemekten veya ekonomik çıkarlardan kaynaklanmaktadır–. Böyle bir uyarı, doğru yöntemle nasıl yapılacağını, hangi araç gereçlerle yapılacağını ve niçin yapılacağını, vs. bilmediğinizde anlam taşır, bazen insanlar Kombucha'yı kanıtlanmış tariflere göre yapacaklarına yanlış bir şekilde yapmaktadırlar.
Ancak, temiz çalıştığınız ve kanıtlanmış olan kurallara uyduğunuz zaman, Kombucha içeceğini yapma konusunda hiç bir tereddüt yoktur, geçmişteki pek çok nesilde olduğu gibi. Her kimin yeterli bilgisi olursa, o, çay-mantarıyla başarılı bir şekilde ilgilenebilir – tıpkı bir insanın evindeki diğer "açık" yiyecek maddeleriyle ilgilendiği gibi. Kanıtlanmış kurallara uyduğunuz zaman, mükemmel, lezzetli, sağlıklı ve etkili bir Kombucha içeceği yapabilirsiniz. Mantar, sahibinin hayatını uzatacak, ona hayatı boyunca eşlik edecek ve ona iyi hizmet edecektir.

Kombucha Mantarı Kendisini Korumaktadır
Her kim kendi mantar kültürüne kanıtlanmış olan kurallara göre ve özen ve dikkatle davranırsa, herhangi bir sorunla karşılaşmaz. Rus raporlarında, herhangi bir özel önlem almaya gerek olmadığı bile söylenmektedir çünkü mantar kendisini enfeksiyon ve kirlenmeye karşı korumaktadır. Onun pek çok koruyucu özelliği bulunmaktadır: organik asitler, düşük alkol içeriği, karbonik asit, antibiyotik ürünler ve bunların hepsi, çay-mantarı organizmasına ait olmayan bütün yabancı mikroorganizmaların gelişmesini durdurmaktadır.
Rus araştırmacısı olan I.N. Konovalow, 1959 yılındaki raporunda, çay-mantarının yoğun büyüyerek mayalandığını ve diğer mayaların ve bakteri çeşitlerinin yayılmasını belirgin bir şekilde baskıladığını söylemektedir. Aynı şekilde, Rus Profesör G.F. Barbancik (1958), kitabında laboratuar testlerine dayalı olarak çay-mantarından söz etmektedir ve bu test sonuçlarına göre, çay-mantarı bakterilerinin bütün diğer mikropları enerjik bir şekilde (zıtlıkla) uzaklaştırdığını bildirmektedir.
KOMBUCHA MANTARI 60TL KARŞILIĞINDA TEMİN EDİLİR...




GAIA ENSTİTÜSÜ KOMBUCHA ARAŞTIRMASI
Kombucha basit bir mantar olmamakla beraber , içinde mikrorganizmalar barındıran mat renkli denizanası kıvamında ,likene yakın , yararlı ve toksik olmayan mayalar ile bakterilerin bir simbiyozudur. 2000 yıldır uzak doğuda ve günümüz yüzyılında Doğu Avrupa’da tadıyla ve yenileyici tonik içeceği olarak beğenilen ve çok popüler olan bir içecektir. 2.Dünya savaşı sırasındaki ekonomik buhran zamanında göreceli olarak insanlar tarafından unutulmuş ve o zamanki şartlar nedeniyle unutturulmuştur. Ancak kombucha’nın, olağanüstü bir şekilde sağlıklı tonik içeceği olarak uluslararası popülaritesi tekrar canlanmıştır.Kombucha, split yada fizyon mayalarından oluşmaktadır. Genellikle maya sporları içermez ve bundan dolayı muzdarip olmaz. Gelişmiş kolon ekolojisinden dolayı, candidiasisin (candida mantarının sebep olduğu enfeksiyon) daha kötüleşmesine karşı savaşmaktadır. Özellikle yaşlı insanlarda büyük ölçüde, kombucha içeceğinin onları gençleştirdiği , beyaz saçlarının geri renklendiği, hem de derilerini gerdirdiğini sağlık ve canlılık konusunda iyi hissetikleri rapor edilmiştir.
Kombuchanın kullanımının büyük ölçüdeki yaygınlığı geçtiğimiz yüzyılda çok iyi bir şekilde belgelenmiştir. Kombuchanın sıvı kısmı(Tea kvass) ve katı kısmı (zooglea)(Medusomyces gisevii Lindau-Botanik ismi) yoğun şekilde araştırılmış ve sonuç olarak defalarca belirgin şekilde antibiyotik etki göstermiş ve terapatik amaçlı olarak insanlar için ilaç tedavisinde kullanılmıştır.Toplum sağlığına aykırı medikal bilinçsizlik yada amaçlarda; Kombucha’nın yararlı özellikleri bilimle dolu bir yüzyıl için daha çok tercih edilmektedir. İlk olarak 20.Yüzyılın ortalarında çoğunluğu Alman medikal araştırmacı; Kombucha’nın ilk olarak bağırsakları düzeltici ve genel vücut fonksiyonları üzerindeki önemli etkilerini belgeledi. Fakat bununla birlikte artan bir biçimde var olan; sindirim sistemi rahatsızlıkları, kabızlık, hemoroid,böbrek taşı,safra kesesi problemleri,şeker hastalığı,damar sertliği,kollestrol,yüksek tansiyon,faranjit,gut hastalığı(aşırı kırmızı et tüketimi), egzema,kireçlenme,romatizma,damar tıkanıklığı,sinir hastalıkları,endişe etme,baş ağrısı,baş dönmesi,yorgunluk ve bitkinlik vb. hastalıkları iyileştirdiği görülmüştür.
1900lerin ortalarına yaklaşırken, kombucha artık ilaç kodeksinde resmiyetini kazanmıştır. Braunschweig teki Kimya Akedemisinde , kombuchanın bütün salgı sistemini güçlendirdiği, gut hastalığı için yüksek derecede tavsiye edildiği, romatizma, çıbanlardan dolayı meydana gelen durumlar,damar sertlikleri yüksek kan basıncı ve yaşlanma problemleri, metabolizmayı düzenlediği ve dengeye getirdiği ,istenmeyen yağ depolanmasının yok edilmesi ya da korunması,ürik asit depolanmasından kaynaklanan zararlar ve kolestrolün daha çözülebilir forma dönüştürülmesi ve böbrekler ve bağırsaklar yoluyla daha rahat atılması kayıtlara geçirilmiştir. (Irion H, Lehrgang fur Drogistenfachschule, Rudolf Muller Publ., Vol 2, 1944)
Alman medikal araştırmacılar artan bir şekilde sentetik farmakolojiye yönelirken , Sovyet araştırmacıları da kombucha’nın C Vitamini yanında bir çok değerli sağlık maddelerini ürettiğini keşfetmişlerdi.Rus bilim adamları ayrıca bakteriyostatik asitlerin de antibiyotik etki yaptığını(Sakarjan G,Trudy Erevanskogo Zooveterinarnogo Instituta 10,1949),pneumococcae bakterisine karşı öldürücü etki yaptığını, konjoktiv iltihabına ,bademcik iltihabına ve enterekolite,(Sakaran G,Tezi,11.1949) ,kanlı basura ve kolibasiline (Tinditnik V,Terapeveticeskii Arhiv 23(1),1950) karşı iyi geldiğini gözlemleyip gösterdiler.
Rus araştırmacılar,kombucha’nın; yaralara, (Markarjan G, Dissertation) TEZI, 1953), bulaşıcı yaralara(Matinjan A,Tezi,16,1953), çeşitli bağırsaklarla ilgili hastalıklara(Nurazjan A,Diss, Tezi, 1954), bağırsaktan kaynaklanan tifusa (Porickij E, Trudy XI Nausn Konf Slusat, Voenno Morskoi Med Akad, 1954), bebeklerle ilgili ağız iltihaplarına(Rusina N, Studenskaja Naucnaja Konferencija, Posvjascennaja, Jubileju Instituta Har'kovsij, 1955)Zehirli hazımsızlığa(Adzjan T, Tezisy Dokladov na P-oj Respublicanskoj Konferencii Detskih Vracej Armenii Min Zdrav Arm, 1957),Pediyatrik dizanteriye(Mihajlova A, Iz detskoj kliniceskoj boltnicy No l, Omska, 1957),paratifo be bruselloza (Sakaran G, Trudy Erevanskogo Zooveterinarnogo Instituta 21, 1957),Yüksek kolestrol ve kan basıncına(Joirisi N, Saxelmcip'o Gamoc'emloba, Staatsverlag, Georgien, 1957), bebeklerle ilgili zehirli dizanteri ve bulaşıcı hastalıklara (Danielova L, Gitoutyan Glaxavor Varcoutyan Hratarakcoutyon, 1959) iyi geldiğini araştırıp ortaya koymaya devam ettiler.Ayrıca Tavukların yemlerine katkı maddesi olarak katılmasını,büyümeyi %15 oranında artırdığını buldular. (Sakaran G, Investija Akad Nauk Armjanskoi SSSR, 12(15), 1959).
1960 lardaki kombucha araştırması soğuk savaşla birlikte sekteye uğradı. Ruslar diğer araştırmaların detaylarına el koydular. Hala bilinen geriye birçok sınıflandırılmış belge ve ondan sonra sadece kullanılabilen olanları Alman literatüründe görülmektedir.Profesör Barbancik ‘’Mantar Çayı ve Onun Terapatik Özellikleri’’ adlı ilk kitabını bu konuya tamamen sadık kalarak yayınlamıştır. Sonraki kapsamda önceye dayalı bilgiler Rus hastanesindeki düzenlemelerden alındı. Özellikle bademcik iltihabındaki faydası, ince ve kalın bağırsak iltihabı (enterokolit) ,içsel iltihap rahatsızlıkları,yetersiz asit üretimi yüzünden mide mukozasının iltihaplanması, bağırsaklara ait iltihaplanmalar , dizanteri, damar sertleşmesi ,yüksek tansiyon ve doku sertleşmesi. Daha sonra Prof Barbancik Bademcik iltihabı,lacunar, folliküler ve akıntılı anjin,burun boşluğu iltihapları temizlemesi,gargarayı takip enden bağırsak mukozasınında hızlı bir iyileşmenin olduğunu kayıtlara geçti. Barbancik, yarı asidik gastiritin ve kronik enterokolit(ince ve kalın bağırsak iltihabı) in ve dizanteri hastalarının tedavisindeki sürpriz derecede ki iyi sonuçlarından bahsetmiştir. Damar sertliği ve hipertoni (Tüm vücut kaslarındaki aşırı gerginlik artışı) ayrıca geliştirildi ve kan kolesterol seviyesi azaltıldı. (Barbancik G,’’Cajniyi Grib I ego Lebbnye Svojstva’,Omske Oblastnoe Kniznoe Izdatel’Stvo ,1960)
Nihai kombucha literatürü Almancadan olanlardan derlenmiştir. (Stadelman E, Zentralbl Bakteriol Parasitenkde, Infektionskrankh und Hygiene, 1 (180), 1961). Yakın geçmişte Dr. R. Sklenar’ın Çay mantarı ile gutun iyileştirilmesi, römatik kodüsyonlar, damar sertleşmesi, mafsal iltihabı, kireçlenme, kabızlık, iktidarsızlık, obezite , çıbanların yol açtığı durumlar ,böbrek taşları ve kolesterol ve kanserlerin başarılı tedavisi rapor edilmiştir.
Sonuç olarak; Kombucha detoksifike yönü , mikroorganizmaların yanında kolesterolü de yok etmesiyle takdir edilen olağan üstü bir doğal tedavi yöntemidir. (Sklenar R, M.D., Erfahrungssheilkunde, Zeitscrift fur die tagliche Praxis, XIII, 3, 1964). Kombucha’nın tedavi edici özellikleri ve yararları son zamanlarda tekrar tezlere başlık olamaya başladı.(schmidt I, ''der Teepilz-morphologische,physiologische und therapeutische untersuchungen '', Dissertation, 1979).
Alman halkı özellikle sağlık yönünden kombucha’ya olan ilgilerini devam ettirdiler. Beş yıllık kadar bir zaman diliminde Kombucha hakkında populer yayınlar bu anlatılanlara referans olarak gösterilebilir. Refs 1986-1989: (Fasching R, "Krebsheilen mit dem Teepilz Kombucha", Diagnosen, 8, 1986); (Korner H, "Die Heilkraft des Pilzes Kombucha", Raum & Zeit, 20, 1986); (Korner H, "Kombucha - wertwolles Geschenk der Natur", Naturheilpraxis, 39, 1986); (Carstens V, "Hilfe aus der Natur - mein Mittel gegen Krebs", Quick 43, 1987); (Funke R, "Der Teepilz Kombucha", Natur& Heilen, 64, 1987); (Koerner H, "Der Teepilz Kombucha", Der Naturatz, 108, 1987); (Fasching R, "Pilz gegen Pilz", Diagnosen, 8, 1988); (Horstkorte C, "Zaubertrank aus China-Pilz hilft auch bei Sex Problemen", Bild der frau, 2, 1988); (Kaminski A, "Aertze: Pilz heilt Frauenleiden, Bild der frau, 2, 1988); (Abele J, "Teepilz Kombucha bei Diabetes?", Ner Naturarzt, 110(12), 1988); (Brucker M, "Antwort auf Leseranfrage 'Wundermittel Kombucha'", Natur i Heilen, 65, 1988); (Frank R, "Zuckerproblem beim Kombucha-Tee", Natur & Heilen, 65, 1988); (Frank G, Heilkrafte der Natur aus einen Pilz - Der Teepilz Kombucha, Birkenfeld, 1988); (Goetz G, "Kombucha - der Wunderpilz, der Millionen Gesuntheid schenkt", Das Neue, 3(14), 1988); (Mann U, "Verbluffend - ein Pilz kuriert den Darm", Bild und Funk, 35, 1988); (Koerner H, "Kombucha - Zubereitung wurde von Sportmedizern getestet", Natura-med, 10, 1989); (Zimmermann W, "Wogegen hilft der Kombucha-Pilz?", Expertenanfrage, Fortchritte der Medizin, 107, 1989).
Kombucha’nın fermentasyonu çeşitli asidik metabolik ürünler içermektedir. Asetik, sitrik, malik, tartarik, süksinik, purivik, bütirik, glukuronik, hüyaluronik, laktik, üsik ve chondroitin sülfat asidi içermektedir. Bunların yanı sıra glükosaminler ,heparin, beta-glukanlar (sadece hücre duvarı),B vitaminleri, bir düzineden fazla maya çeşitleri ve diğer aktif antibiyotik maddeler de içermektedir. (Danielova L, Trudy Erevanskogo zooveterinarnogo Instituta, 17: 201216, 1954); (Konovalov L, Semenova M, Bot. Žurnal (Moskva), 40(4), 1955); (List P, Hufschmidt W, Pharm. Zentralhalle, 98(11), 1959); (Petrovic S, Loncar E, Mikrobiologija, 33(2), 1996); (Reiss J, Dtsch. Lebensm.Rundsch., 83: 286290, 1987); (Hauser S, Schweiz Rundsch Med Prax, 79(9), 1990); (Mayser P, Mycoses, 38(7-8), 1995); (*Blanc P, Biotechnol Lett, 18(2), 1996); (Sreeramula G, et al, J Agric Food Chem, 48(6), 2000); (*Loncar E et al, Nahrung 44(2), 2000); (Safac S et al, Turk Electron J Biotech, Spec Issue, pp 11-17, 2002); (*Malbaša R et al, Roum Biotechnol Lett, 7(1), 2002); (*Cvetkovic D, Markov S, Acta Periodica Tech, 33: 117, 2002); (*Franco V et al, Tatlana - Intl J Pure App Analyt Chem, 68(3), 2006); (*Mrdanovic J et al, Arch Oncol, 15(3-4), 2007); (*Jayabalan R et al, Food Chem, 102(1), 2007); (*Oliveira A et al, Food Chem, 111(2), 2008); (Karyantina M, Mercuria, 12 November, 2008); (*Murugesan G et al, J Microbiol Biotechnol 19(0nline 30 Jan 09), 2009).
Asetik asit , toksinlerle birlikte konjugasyonu oldukça yeteneklidir. Toksinleri vücuttan atılması için, daha çözünebilir yapmaktadır.(Dutton G, Glucuronidation of Drugs and Other Compounds, CRC Press,1980). Benzer olarak glukuronik asitte petrol türevleri ürünleri detoksifike eden etkenlerden sadece bir tanesidir. Fizyolojik olarak, karaciğerde, glukuronik asit toksinleri bağlar, çevresel ve metabolik yol ile onları ekskretuar sisteme getirir.(Blance P, ''characterisation Of The Tea Fungus Metabolites'', Biotechnology Letters , 18(3), 1995).
Yakın zamanlarda ki epidermiolojik çalışmalar,yemeklerin içindeki zengin fitokimyasalların yüksek alımı,koroner kalp rahatsızlıkları ve kanser gibi hastalıkların dejenere olmasına karşı korumaktadır. Fitokimyasallardaki potansiyel toksinler de memelilerin yaralarında glukuronik asit ile yaptığı konjugasyon ile detoksifike etki göstermiştir.(Andlauer W, etal,JPEN J Parenter Enteral Nutr 24(5), 2000) Glukuronik asit de kısmen bilimsel olarak , kombucha’nın kansere karşı olan yoğun başarısıyla açıklanabilir.(Kohler V, ''Glukuronsaure macht Kebspatiente Mut'', Arzlichte Praxis , 24/33, 1981),(Kohler V & Kohler J , in Sofortheilung des Waldes , Vol 1( Editor ,Kaegelmann),Windeke-Rosbach , 1985).
Dr.R Sklenar Kombucha’nın büyük rol oynadığı ,bağırsak florasını dengeleme ve sağlığa yeniden kazandırılması ve kanserinbaşlangıç safhalarındaki yok edilmesini içeren biyolojik kanser tedavisini geliştirmiştir. Sklenar şunları rapor etmiştir: Kombucha olağanüstü bir şekildeorganizmada detoksifikasyon etkisi yapmaktadır.Ek olarak bütün salgı sistemini güçlendirir ve metabolizmayı geliştirir. Kanser hastaları için,bu detoksifikasyon işlemi, glukuronik asitin mideye inmesiyle başlamaktadır. Bir çok medikal uzmana göre, vücuttaki bütün toksik maddeler ile tümörlerin potansiyel başlangıcı ve diğer zarar verici büyümelerle direk bağlantısı vardır.(Fasching R, M.D., Krebsdiagnose aus dem Blut und die Behandlung von Krebs und Prakanzerosen mit der Kombucha und Kolipraparaten, 1983). Başlıca kanser araştırmaları kompleks ve pahallıdır. On yıla yakın bir süre kadar Kohler , Sklanar’ın çalışmalarını takip etmiştir. Hauser adındaki biri, Sklenar’ın Kombucha’nın Propilaktik ve tedavi edici etken olduğu; romatizma , bağırsak düzensizlikleri, yaşlanma ve kanser gibi sayısız hastalıkları yok etmek amaçlı , uzun soluklu ve ilk elden kendisinin yaptığı kinlik çalışmalarını not etmiştir.Dr.Sklenar’ın kombucha’yı biyolojik kanser terapisinde kullanması eleştirilmiştir. Sağlam tıbbi verilere dayanmadan, çalışmalar yaptığını iddia etmiştir. Onların çalışmalarında kombucha’nın kanser tedavisinde kanıtlarının olmadığını söylemektedir.(Hauser S, Schweiz Rundsch Med Prax, 79(9), 1990). Hauser haklıydı, Fakat Sklenar hakkında doğruyu söylemek gerekirse, daha sonra, Kombucha ile kanser ilacı yapımı için gerekli olan pahalı kanıtlar bir araya getirilmeye çalışılmadı.
Çok ilginçtir, 10 yıl kadar sonra , tescilli ilaç olan Glukuronid türevleri geliştirildi ve Ohio Devlet Üniversitesi araştırmacıları,Mükemmel bir şekilde onların uzun dönemli ve güvenli ve kimyasal koruma gücü ile memeli tümörlerin gelişmesine ve büyümesine karşı geldiğini rapor etmişlerdir. Özellikle , tümörün gizli kalması çok uzundu.Tekrar ortaya çıkma oranı azaltıldı ve Tümör çeşitliliği de önemli bir oranda azaltıldı. Bu çalışmadan kansere karşı Glukuronid’in açık ve net etkisinin sonuçlarını çıkarıyoruz.(Abou-Issa H, et al, Anticancer Res, 19(2A), 1999). Kombucha’daki diğer bir ürünüde glukuronik asitin ürettiği glükosaminlerdir. Vücutta , glükosaminler ve kıkırdak ile birleşmiş kondriotin sülfat ,kalojen ve akışkandır,eklemleri kayganlaştırırlar.Bu iki etken madde, osteoartritin (kemik iltihabı) tedavisinde önemli yararlar göstermektedir.(Deal C, Moskowitz R, Rheum Dis Clin North Am, 25(2), 1999); (McAlindon T, JAMA 283(11), 2000). Eklem iltihabı ve osteoartritte ,Hyalüronik asit ve onun diğer iki bileşeni olan , D-glukuronik asit ve Nasetil-D-glukosamin,eklemsel yaraların , oksidatif zararlardan korunmasında rol oynamaktadır.(Sato H, et al, Arthritis Rheum, 31(1), 1988).Sinoviyal sıvıdaki ,hyalüronik asitin miktarı ve konsantrasyonu osteoartriti azaltmıştır.
Hyalüronik asitin fonksiyonları,fiziksel olarak kıkırdak yapının korunmasına ve mafsal iltihabıyla ilgili acıların dinmesine yardım eder.McCarty M, et al, Med Hypotheses 54(5), 2000), Nsaıd’ınkiyle rahatlaması glukoneojeneze olan avantajı karşılaştırılabilir. Hochberg M, Semin Arthritis Rheum, 30(2 Suppl 1) 2000).
Hyalüronik asit Butirik asitte kombucha’nın içinde bulunmaktadır. İnsanın hücre çeperini korur ve glukuronik asit ile kombine olur, bağırsak duvarlarını güçlendirir ve tekrar parazitlenmesine karşı korur.(maya enfeksiyonları içeren candida gibi)(Mann U, "Verbluffend - ein Pilz Kuriert den Darm", Bild und Funk, 35, 1988).Usnik asitin varlığından dolayı, antibakteriyel özelliklerde dikkate alınmıştır. (Steiger K & Steinegger E, "On The Tea Fungus", Pharmaceutica Acta Helvetiae. 32 (4), 1957); (Stadelman E, "Der Teepilz Und Seine Antibiotische Wirkung", Zentralbl Bakt Parasit Inf Hyg, 180 (5), 1961); (Hauser S, "Dr. Sklenar's Kombucha Mushroom Infusion - A Biological Cancer Therapy", Schweiz Rundsch Med Prax, 79, 1990).
Bölünmemiş parçalara ayrılmamış heparin, onun var olan pıhtılaşmayı önleyici aktivitesinden daha ötedir. Özellikle ülserli mukozanın iyileştirilmesi yardımı ile enfeksiyon giderici ve bağışıklık kazanma yeteneğin amaçlı geniş ölçüde ilaç olarak da kullanılmaktadır. Heparin , iltihaplı bağırsak rahatsızlıkları için güvenli bir tedavi seçeneği olabilir,özellikle kalınbağırsak iltihabı için şiddetli steroit direnci gösterir. (Papa A, Aliment Pharmacol Ther, 14(11) 2000).İlerleyen gelişen bir çok kozmetik üreticisi ,hayvansal ürünleri kullanıyorlar ve hatta bazıları kırışıklıkları azaltmak veya gidermek için (güneşin zararları ve cilt kanseri riski) sentetik olarak üretilmiş maddelerin yerini almıştır
.Kombucha’daki mayaların hücreleri ökaryottur. Yani sonuç olarak tüm bitki ve hayvanları, insanlar dahil olmak üzere içeren bir sınıftır. Örneğin fetustan,rahimden,göbek bağından,camsı cisimden (göz), eldesi durdurulan hyalüronik asit , yada kurbanlık hayvanlarının sinoviyal sıvısı.Kombucha’dan bunların hepsini eşsiz ve insancıl bir şekilde alabilmekteyiz.
Yeşil çay, azda olsa siyah çay ,tüm bileşenleri sağlar ve büyüme faktörleri kombucha kültürüne eklenen şeker ile sağlanır. Önemli stimülan bileşikler içerir, kafein ve teofilin, purin gruplar ise mikroorganizmalardan sağlanır , yeşil çayın kafein değeri %25 oranında fermantasyon işlemi sırasında azaltılır,hamilelikte siyah çaydan daha uygundur.Yeşil çay C vitamini de içerir, oysa siyah çay içermez. Simbiotik değişimde ,Kombucha B-spektrum vitaminlerini üretir ve ayriyeten C vitamini de üretir. (Such G, Prokai-Szabo E, Presentation Bulgar Biol Soc, 1961).Kombucha’nın oldukça yaygın ve güvenli kullanımı, bu geçtiğimiz yüzyıl boyunca çok iyi belgelenmiştir.(Kobert R, "Der Kvass, Ein unschadliches billiges Volksgetrank". Halle a.d.S.: Tausch Grosse 2 Aufl 82 S, 1913); (Valentin H, "Wesentliche Bestandteile der Gärungsprodukte in den durch Pilztätigkeit gewonnenen Hausgetränken sowie die Verbreitung der letzteren", Apoth-Ztg, 41(91 & 92), 1930); (Hesseltine C, "A Millennium of Fungi, Food and Fermentation", Mycologia 57, 1965); (Hitokoto H, et al, "Microbial flora and organic acid contents in "Tea fungus", Shokuhin Eiseigaku Zasshi [Proc Soc Food Hygiene] 19(3), 1978); (Anon, "Tea Fungus" in Handbook Of Indigenous Fermented Food, K Steinkraus (ed), Dekker, 1983); (Kozacki M, et al, J Food Hyg Soc Japan, 13, 1986); (Reiss J, Deuts Lebenmittel-Rundschau, 82(9), 1987); (Cook P, "Fermented Food as Biotechnological Resource", Food Res Internatl, 27(3), 1994).Pek çok populer kitap bu zaman diliminde yayınlanmıştır: (Fasching R, 1987); (Frank G, 1988); (Frank G, 1991); (Harnish G, 1991); (Tietze H, 1994); (Hobbs C, 1995); (Pascal A, 1995);

KOMBUCHA MANTARI

Kombu Çayı Yapmak İçin Tarif 
1) Üç litre temiz suyu (klorsuz doğal kaynak suyu olursa daha iyi olur) paslanmaz çelik ya da cam tencerede kaynatınız. (Asla alüminyum kap kullanmayınız, zira alüminyum zehirli maddeler içermektedir.) 
2) Su kaynamaya başladıktan sonra içine 1/4 litre (1,5 su bardağı) beyaz toz şeker katıp beş dakika daha kaynatınız. 
3) Ocağı kapatıp, on poşet siyah çayı suya ekleyiniz. (Alışılmış lipton poşet çayı işe yarayacaktır. Ayrıca koyacağınız 4 poşet şeftali aromalı çay ise çok hoş bir koku verir.) 
4) Çayı 15 dakika demlemeye bıraktıktan sonra içindeki çay poşetlerini alınız ve karışımı oda sıcaklığına gelinceye kadar bırakınız. 
5) Çayı çok temiz, geniş ağızlı bir cam kavonoza, Borcam cam kaseye yada Pyreks cam kaseye (kurşunlu kristal cam olmamalı) boşatınız. Not: Mantarın yayılabileceği yüzey ne kadar geniş olursa, çay o kadar süratle fermante olur. 
6) Bir önceki hafta hazırlamış olduğunuz fermante edilmiş çaydan az miktarda bu karışıma ekleyebilirsiniz. Bu fermantasyon işlemini hızladıracaktır. Asit de mantarın yüzeyde yüzmesini sağlayacaktır. Bu gerekli değildir, fakat tavsiye edilmektedir. 
7) Mantarınızı serin suyla ve temiz ellerinizle hafifçe yıkayınız ve çayın üzerine yerleştiriniz 
8) Her zaman mantarın daha açık renkli olan kısmının yukarı doğru bakmasına dikkat ediniz. Bazen mantar kavanozun dibine çökecektir. Yukarıya doğru genellikle kendi kendine çıkar. Bu işlem birgün içinde gerçekleşmezse temiz ellerinizle mantarın tersyüz olup olmadığına bakınız ve tekrar yüzeye yerleştiriniz. 
9) Kabı bir tülbent veya örtüyle örtünüz ve çevresine lastik geçiriniz. 
10) Kavanozu oda sıcaklığında bırakınız ki, ne çok sıcak ne çok soğuk olmasın. Endirekt ışık olabilir fakat gerekli değildir. Direkt güneş ışığı zarar vericidir. Fermantasyonun ve oluşumun gözlenebilmesi için gerekli ısı 19-29 derece (celcius)’ dur. Ortalama 23 derece (celcius) gerekli ortamı sağlayacaktır. 
11) Tat tercihinize göre çayı 4-8 gün fermantasyona bırakınız. 4 günlük fermantasyon sonrası çayın tadı üzüm şırası gibi olur, birkaç gün sonra da biraya ya da hafif şampanya ya benzer 8 günlük fermantasyon sonrası ise bu içecegin tadı sirkeye döner ve daha güçlü tıbbi özellikler kazanır; ev sirkesi olarak ya da antiseptik gargara olarak da kullanılabilir. 

Ekstra Mantarlarla Ne Yapmalı? Mantarlar, bedelsiz olarak dağıtabileceğiniz güzel birer hediyedir. İnsanlar, bu kadar farkedilebilen sonuçlara ulaşınca minnet dolu olurlar. Bazı insanlar bunu yiyor ve daha başarılı sonuç elde ettiklerini iddia ediyorlar. Bu mantar, çok kaliteli protein ve B komleks vitaminleriyle doludur.Tadı salamura edilmiş mantar gibidir. Tadı biraz serttir ve pişrmekle yoğunluğu hafifletilmez. Köpekler bazende kediler bunu yemeye bayılırlar. Bazılarının bunu tavuklarına verdiklerini duydum. Ekstra mantarlardan harika gübre yapılır. Aynı zamanda blenderdan geçirip, cilt bakımı için kullanabilir ya da derideki bir yaralanmanın üzerine uygulayabilirsiniz.

Mantar Nasıl Yetiştirilir? Fermante edilmiş çayınızdan bir miktar kavanoza boşaltıp ağzını bir kumaş ile örterseniz bir hafta içinde yeni mantarınız oluşacaktır. Tekrar edelim; bulunduğu ortam ne sıcak ne soğuk olmamalı, sadece hafif ılık olmalıdır. Yeni mantar, önce çayın yüzeyinde bir film kalınlığında olacaktır. Zamanla tamamen olgun bir mantar oluşana kadar kalınlaşacaktır. Yine, kavanozunuzun ağzını çapı kadar çapa sahip olacaktır. Şimdiye kadar varil büyüklüğünde bir kavanozda yetiştirdiğim en büyük mantar yaklaşık 45 cm. çapında ve 10 cm.kalınlığında idi. Onunla bir seferde üç varil içecek yapabiliyordum. 

Kombu Çayını Nasıl İçmeli? Kombu çayını (mantar toniğini ) en iyi içme şekli sabahları aç karnına içmektir. En iyi sonuçlar yarım bardak tonik ile yarım bardak taze sıkılmış portakal suyunun karıştırılıp içilmesi ile alınır. Nefis bir kahvaltı içeceği olur. Bu şekilde tadı çok lezzetlenir. Olduğu gibi sadece kendisini içebilir yada az miktarda limon suyu ekleyebilirsiniz. Çok güzel bir öğleden sonra aperatifi olarak ya da spor sonrası susandığı zaman içilebilecek bir içecektir. Yemeklerden önce bir miktar sindirimi kolaylaştırması açısından alınabilir. Önce günde yarım bardak ile başlayabilir ve zaman geçtikçe dozu arttırabilirsiniz. 
Kombu Çayının Faydaları 
* Ömrü uzatır. 
* Tüm salgı bezlerini ve hormon savunmasını uyarır. 
* Vücutta sağlıklı bir pH dengesi sağlar. 
* Vücuttaki atık madde ve zehirli maddelerin suda çözülebilir hale gelerek atılmasını sağlar 
* Kan dolaşımını hızlandırır. 
* Metabolizmayı uyarır. 
* Kalp atış ritmini düzenler. 
* Kanı temizler. 
* Sinir sistemini düzenler. 
* Yüksek tansiyonu düşürür, huzursuzluğu yatıştırır. 
* Sindirim sisteminin daha rahat çalışmasını sağlar ve mide düzensizliklerini giderir. 
* Astımı tedavi eder, astım krizlerini giderir. 
* Kan şekeri seviyesini sabitleyerek, şeker hastalığını tedavi eder. 
* Alerjileri hafifletir ve zamanla giderir. 
* Sertleşmiş karaciğeri yumuşatır ve yeniler. 
* Böbrek faliyetlerini geliştirir. 
* Kanseri önler ve tedavi eder. 
* Antioksidant nedeniyle oluşan radyasyona karşı koruyup serbest radikallerle savaşır. 
* Hücre duvarının yeniden oluşumunu sağlar. 
* Doku sertleşmesini (multiple scloris; MS) tedavi eder. 
* Damar sertliğini (arterioscloresis) tedavi eder. 
* Elastikiyet sağlar ve gevşek eklemleri kuvvetlendirir. 
* Mafsal iltihabı (arthritis) ve romatizmaya iyi gelir. 
* Gut hastalığına iyi gelir. 
* Böbrekteki ve idrardaki kumu döker, safra kesesi taşlarını düşürür. 
* Vücuttaki ürik asit ve kolesterolü suda erir hale getirerek vücuttan atılmasına yardımcı olur. 
* Peklik (kabızlık) problemini giderir. 
* Hemoroidi tedavi eder. 
* Yorgunluk bitkinlik ve sinirliliği giderir. 
* Herpes virüsünün soğuk algınlığı ağrılarını ve uçuk oluşturmasını engeller. 
* Siğil ve Dysplastik lekeleri yok eder. 
* Anjine çare olur. 
* Epstein-Barr virüsüne dayanan kronik yorgunluk hissini tedavi eder, öpüşme hastalığı (mononucleosis) iltihaplanmasını iyileştirir. 
* Kan sayımını normalize eder. 
* Akciğerlerdeki bronşiti, öksürük ve balgamı gideririr. 
* Bademcikleri tedavi eder (sirkeleşmiş çay, gargara şeklinde kullanılabilir). 
* Kan damarlarını genişleterek ve kardiak kasını uyararak kalp problemlerini giderir. 
* Adale ağrılarını giderir. 
* Baş ağrılarını yok eder. 
* Uykusuzluğu giderir. 
* Mikrobik ishali durdurur. 
* Koliti tedavi eder. 
* Koruyucu bağırsak mikroplarını sağlayan sağlıklı bakteriler ve kolon oluşturur. 
* Saç uzamasına yardım eder, kelliği engeller, gri saçın rengini koyulaştırır. 
* Görüşü kuvvetlendirir. 
* Korneada oluşan formasyonları ve kataraktı giderir. 
* Vücut ağırlığını düzenler, yağları yok eder. 
* Susuzluğu giderir ve egzersiz sırasındaki performansı artırır. 
* Mantar türü enfeksiyonlara (candida gibi) karşı savaşır. 
* Kapsamındaki antivirütik ve antibiyotik özellikler sayesinde iltihabi durumları yok eder. 
* Cinsel potansiyeli canlandırır. 
* Menapoz rahatsızlıklarını düzene sokar. 
* Deri üzerindeki yaraları tedavi eder. 
* Ciltteki kırışıklıkları, çilleri ve kahverengi lekeleri yok eder. 
* Deri nemlendiricisi görevi görür, (Kombu çayı içilerek kullanırken cilde faydalı ise de, deri dışından tatbik edildiğinde de çok etkilidir. Fazla mantarlar blenderdan geçirilerek harika bir cilt bakım kremi elde edilmiş olur.) 
* Deriye spreyle ya da sürülerek uygulandığında antibakteriyel asit tabakası görevi görür. 
* Sirke formundaki çay, sivrisinek ve pire ısırıklarından, egzamadan ve zehirli bitki dikenlerinden dolayı oluşan kabartıları yumuşatıp rahatlatır. Sirke formundaki çay, saçlar şampuanladıktan sonra durulama suyu ile kullanılırsa çok güzel parlak saçlar oluşur ve saç telleri kalınlaşır. Çay sirke sertliğine geldiği zaman içmek için kuvvetli gelebilir, o zaman bir kavanoza biberiye (rosermary), sarımsak, adaçayı ve acıbiber gibi baharatla birlikte hoş bir salata sirkesi hazırlanır. Sirkeleşmiş çayı cam porselen ve plastik yüzeylerin temizliğinde de oldukça etkilidir. Mexico’da bazı annelerin bana söylediklerine göre, bebekleri ateşlendiğin+A91de, salgı bezleri şiştiğinde veya pişik olduklarında, mantarın kendisini bebeğin bezinin (pedinin) içine koyuyorlarmış. Kombucha T-hücreleri seviyesini yükselttiği ve vücudun bağışıklık sistemine destek olduğu için son zamanlarda HIV virüsü ve AIDS ‘liler arasında da çok popüler olmuştur. Kombucha kullanımı sayesinde AIDS’den kurtulmuş birisini henüz 
belgeleyemediysek de, Kombucha kullanımının enerji seviyesini yükselttiği, tende ve cilt renginde bir gelişme durumlarının oluştuğu konusunda raporlar vardır. Listelediklerim, benim şahsi olarak gerçekleştirdiğim, bir çok belgelendirme çalışmalarımın sonucunda gerçekten gelişme ve iyiyleşme gözlediğim vakalar sonrası ortaya çıkmıştır. Herkesin vücut kimyası birbirinden biraz farklıdır dolayısı ile sonuçlar kişiden kişiye değişmektedir.Yıllardır gerçekleştirmekte olduğum çalışma ve araştırmalarım sonrasında şunu söyleyebilirim ki şimdiye dek mantar çayı kullanımının tersi etkisine rastlamadım ve ayrıca çayın sadık ve tutarlı kullanımından sonra da iyileşmeyen hastalık görmedim. Eger siz kullandıktan sonra ters bir etki ya da etkisizlik gözlerseniz lütfen bizi haberdar ediniz. Bir kadının durumu vardı ki kanserin son noktasındaydı ve birkaç haftalık ömrü kalmiştı. Ailesi son çare olarak tedavisi için bana geldi ve kendisine içmesi için Kombu çayı verdim. Kadın çayı içmeye başlar başlamaz kendisini daha iyi hissetmeye başladı. Her ne kadar kanser çok ilerlemiş olduğu için birkaç hafta sonra öldüyse de ailesi yine de 
teşekkür etmeye geldi çünkü o, kendisini son günlerde çok daha iyi hissetmişti. Kombu Çayı kullanmaya başlayan bir insan, vücudunda zehirli (toksik) madde fazlaysa vücut, balgamları, zehirli ve ölü hücreleri atarken için için, bir rahatsızlık hisseder. Bu şeyler vücudu terk ederken ve detoksifikasyon (zehirden temizleme) başlarken kişi, bağırsaklarının yumuşadığını, nefesinin kötü koktuğunu ve midesinin hafiften bulandığını hissetmektedir.